Şair Nabi genç yaşlarda şiir üstadlarıyla tanışmak ister. Şairler ise kendisini emmi kılıklı olarak nitelendirir ve adabınca göndermek için önüne kulpsuz bir fincanda kahve ikram ederek Hafız Şirazi’den şu beyitleri okurlar:
الا یا ایها الـساقی ادر کاسا و ناولـها
که عشق آسان نمود اول ولی افتاد مشکلها
Elâ yâ eyyuhessâkî! Edir ke’sen ve nâvilhâ
Ki aşk âsân nemûd evvel velî uftâd muşkilhâ
Ey sâkî! Dolaştır kadehi ve sun bize.
Aşk kolay göründü ilkin ammâ, ne müşküller çıkmadı ki sonra.
مرا در منزل جانان چه امـن عیش چون هر دم
جرس فریاد میدارد که بربندید مـحـمـلها
Merâ der menzil-i cânân çi emn-i eyş çun her dem
Ceres feryâd mîdâred ki berbendîd mahmilhâ
Sevgilinin konağında güven olur mu?
Çanlar çalar durur yükünüzü toplayın diye.
Ve Şair Nabi şu beyitle diğer şairlere cevap verir:
Dutup ke’sin kenârından nezâket-birle höpürdet Desinler gahve içmekde bu emmi amma mâhir hâ!