Bu şarkının 4 ses versiyonu bu linktedir:
ŞARKININ ÖYKÜSÜ
Hani O Bırakıp Giderken Seni, Bu öksüz tavrını takmayacaktın. Alnına koyarken vedâ buseni, Yüzüne bu türlü bakmayacaktın…
Orhan Seyfi Orhon’un kızı, ölümünden hemen önce babasından “gidiÅŸine aÄŸlamaması” konusunda söz istemiÅŸ, o da söz vermiÅŸ. Ancak baba kalbi, o anda verdiÄŸi sözü tutamamış ve kızı ile arasında geçen o son anları ÅŸiire dökmekten kendini alamamış. Bu muhteÅŸem dizeler de iÅŸte böyle bir acının ardından yazıya dökülmüş ve ölümsüzleÅŸmiÅŸ…
HANİ O BIRAKIP GİDERKEN SENİ
Beste: Yusuf Nalkesen
Güfte: Orhan Seyfi Orhon
Makam : Muhayyerkürdî
Usûl : Semâî
Hani o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın
Alnına koyarken vedâ busemi
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın
Gelse de en acı sözler dilime
Uçacak sanırım birkaç kelime
Bir alev hâlinde düştün elime
Hani ey gözyaşım akmayacaktın
YUSUF NALKESEN (1923 – 2003)
Üsküp’ün İştip ilçesinde dünyaya geldi. Ailesi, gördüğü baskılardan dolayı Türkiye Cumhuriyeti’ne göç etmiÅŸler. Ailesiyle İzmir’e göçen Nalkesen, ilkokul ve üstün bir baÅŸarı gösterdiÄŸi ortaokulun ardından sınavsız olarak Necati Bey Erkek Muallim Mektebi’ne alınır. AÄŸrı’nın Tutak ilçesine öğretmen olarak atanır. O yıllarda (1947-1948) eline geçen eski bir udla çalışmaya baÅŸlayan sanatçı, kendi kendine ud çalmayı öğrenir ve 8 saate varan çalışmaları sonucunda en zor saz eserlerini bile icra eder.
1948 yılı 10 aÄŸustosunda Meliha Nalkesen’le evlenen sanatçı; İnci, Süleyman, Ebru ve Selçuk adlarında dört çocuk sahibi olur. Ancak en büyük çocuÄŸu İnci’yi 22 Åžubat 1982 tarihinde kaybeder. İnci Karşıyaka SoÄŸukuyu Mezarlığına gömülür. Bu ölümle birlikte kızı İnci için hicaz makamında ÅŸu kasideyi yapar.
Elim sustu, telim sustu, dil sustu…
Tanrı bize ya darıldı, ya küstü?..
Bir ateşle öylesine yaktı ki?..
Bülbül sustu, güller sustu, dal sustu!..
Birinci ölüm yılında, Dr. Alâeddin Yavaşça İzmir Kültür Sarayı’nda İnci’nin aziz ruhuna ithafen Kasideyi okudu AskerliÄŸini yaptıktan sonra İzmir Radyosu’nun açtığı sınav ile müzik hayatına ilk adımı attığını belirten Nalkesen, 5 Eylül 1951 tarihinde “Veda Busesi” isimli ÅŸarkıyı besteledi 1952 yılında açılan İzmir Radyosu Saz Sanatçılığı sınavıyla TRT kadrosuna giren Nalkesen; Nisan 1970’te öğretmenlikten emekli oldu. Emeklilikten sonra sanatçı sendikalarında daha faal bir rol oynamaya baÅŸlar. Bu yüzden TRT yönetimiyle de arası bozulur ve 13 AÄŸustos 1973 tarihinde bir genel müdürlük yazısıyla görevini son verilir. 23 yıl hizmet ettiÄŸi TRT’ye tazminat davası açan sanatçı, bu davayı kazanır. Maddi hak ve kıdem tazminatını kazanan Nalkesen, kırgın olduÄŸu TRT’ye dönmez.İşte bu ruh haliyle “Hele bir düşte gör ” ÅŸarkısını besteler.Rast Makamındaki bu ÅŸarkının güftesi de Nalkesen ‘e aittir.
Hele bir düşte gör, düşte gör bir an.
Bulunmaz inan ki, hal hatır soran!..
Sen düşmanlarından görmediğini,
Görürsün en canın, en yakınından!..
Kader bu, söyleyin, ne gelir elden?
Düşenin dostu olmazmış, ezelden!
1998 yılında Kültür Bakanlığı’nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını almıştır. Nalkesen, 2003 yılının ilk saatlerinde, 6 aydır böbrek tedavisi için hastaneye gitmeye hazırlanırken kalp kriziyle hayata veda etti. 583 bestesi ve 1000 civarında da güftesi vardır. Nalkesen, besteciliÄŸiyle ilgili olarak, ÅŸunları söylemiÅŸtir: “Utandığımdan galiba 10 yıl bekledim. Sonra bir gazeteci arkadaşım Zeki Müren Bey’e bahsetmiÅŸ. O okudu, çok beÄŸenildi. Ve bu seneye kadar toplam 583 beste ve 1000 civarında da güfte yaptım. Asla ÅŸarkı söylemedim ve herhangi bir yerde enstrüman çalmadım.”
Nalkesen, besteleri yaparken adeta kelimelerle dans ettiğini, etrafında yaşanan tüm güzellikleri aşk ve tutkuyla yazdığını belirtmişti. Ayrıca Nalkesen bir televizyon programına konuk olduğunda şarkılardaki içki ve park temalarını tamam hayal ürünü olduğunu belirtmiş , zira hiç içki kullanmadığını ve parklarda o ağacın altında oturmadığını anlatmıştı.